0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Medeniyet, demokrasi, savaş, mühendislik, sanat, şarap ve eğlence… Birçok hususta devrinin fersahlarca önünde olan Roma İmparatorluğu’na hayran olmamak elde değil. Birtakım çağdaş olguların temelini oluşturan imparatorluğun ömrü 1000 yıldan fazla sürünce günümüz dünyasına yansıyan tesirleri de haliyle kaçınılmaz oluyor. Bu kadar uzun süren ve devrin şartlarının ötesinde kendilerince “demokrasi” anlayışını oturtmaya çalışırken insan faktörünü gereğince önemsemedikleri için onlarca büyük entrika ile çalkalanan efsane imparatorluk.

Politik entrikalar sonucu babasını kaybeden ve ailesinden uzaklaşmak zorunda kalan çiçeği burnunda bir genç ile oyuna başlıyoruz. Annesinin yardımıyla kendisine ayarlanan Roma’dan kaçış planında usta savaşçı Caeso, akıl hocası Syneros ve bağımsızlığını yeni kazanmış eski Gladyatör Bestia Tabat ile ne yapmamız ve nasıl davranmamız gerektiğini konuşken durumu anlamaya çalışıyoruz. Seyahatimiz asıl hedefi inançta olmak üzere görünse de içten içe intikam ve ailesinin içinde bulunduğu durumu düzeltmeyi hedefleyen karakterimize isim vermemiz, ünlü Romalı ailelerin soyadlarından birini seçmemiz ve sonrasında kendisine has bir özellik tanımlamamız gerekiyor.

Birkaç tane fotoğraf ortasından karakterimizin tipine karar verdikten ve oyun içi görünüşünü yeniden kısıtlı seçenekler ortasından oluşturuyoruz. Sonrasında, uzun vadede oyun içi diyalogları etkileyecek ve birtakım mevzularda bize kolaylık sağlayacak karakteristik özelliğini belirlememiz isteniyor. Otoriter bir karakter olarak işleri yoluna koymaya yarayan Ethos, mantıklı argümanlarla karşı tarafı ikna etme hüneri Logos ve çakallık peşinde koşmamızı sağlayacak Pathos ortasından seçiminizi yapabilirsiniz. Açıkçası verilecek bu kararın uzun vadede oyunun gidişatını pek de etkilediği yok. Birtakım durumlarda savaşmadan işi halletmek ya da daha az para harcayarak satın almak istediğinizi elde etmek üzere dolaylı mevzularda işinize yarayabiliyor. Oyun sırasında seçmediğiniz için kapalı olan seçenekleri gördüğünüzde bana hak vereceksinizdir. Ben politik tartışmalarda yardımcı olur diye düşündüğüm ve kendi karakterime en çok onu yakıştırdığım için Logos’u tercih ettim. Gerçek hayatta hiç beceremediğim pazarlık konusunda çok yardımı dokunduğu için mutluyum.

Temel oyun şeklini anlamaya yarayan birkaç kısa diyalog ve bir savaş sekansından sonra karakter yaratmanın son ve asıl sorusu karşımıza çıkıyor. Karakterimizin sınıfını belirlememiz için bize 4 tane seçenek sunuluyor. Ağır zırhlarla kapı üzere sağlam ve bir o kadarda güçlü Princeps, sürat ve gücü bir ortada bulunduran Veles, uzak aralık uzmanı okçu sınıfı Sagittarius ve dayanak sınıfı Triarius ortasından oyun üslubunuza en uygununu seçebilirsiniz. Her sınıfın üçer adet alt sınıfı ve karakteriniz düzey atladığında kazanacağınız yetenek puanlarını harcayacağınız yetenek ağaçları bulunuyor. Seçim sırasında bu alt sınıfların da özelliklerini okuyarak seçiminizi yapabilir, hatta uzun vadede nasıl bir gelişim izleyeceğinizi planlayabilirsiniz. Öykünün başından itibaren yanınızda bulunan 4 yoldaşınız farklı sınıflara ilişkin olduğu için yapacağınız seçimi yaparken sizi zorlamamayı tercih etmişler. Dayanak ve okçu sınıfı olup da olaylardan uzak kalmak yahut savaşlarda en önde olup bütün eziyete de katlanmak istemediğim için Veles’in uygun olduğuna karar verdim. Her sınıf için naçizane tekliflerim burada bir yerlerde olmalı.

Klasik Başlangıçlar

Babasının yakın dostuna ulaşmanın asıl nedeni inançta olmak üzere görünse de Lucius Licinus Lucullus’tan öğreneceğimiz çok şey var. Evet, bu tanıdık ve ünlü isim gerçek tarihten oyuna aktarılmış karakterlerden bir tanesi. Pontus hükümdarı Mithradates’e karşı savaşıyla tanınan Lucullus’un yanına işte tam da bu savaşın hazırlıkları öncesinde ulaşacağız. Münasebetiyle annemizin Syneros’la birlikte oluşturduğu genç delikanlının değerli bir öndere dönüşme planının birinci adımı bu biçimde atılacak. Kendisinden savaşmayı ve politikayı öğrenecek, tıpkı vakitte onun bu kıymetli savaşında yardımcısı olarak tarihin akışına katkıda bulunacağız.

Bol konuşmalarla bezenmiş orta görüntüler sayesinde kıssanın içine çekilmeye başladığımız noktada fark ediyoruz ki oyun geneliyle ilgili her şeyi öğrenmişiz. Grubumuzla birlikte kendimizi ve lejyonumuzu yönettiğimiz ana harita ve lejyonumuzla ilgili çeşitli geliştirmeler yapabildiğimiz konaklama alanı karakol orta yüzleri oyunun geçtiği iki temel ekran diyebiliriz. Her ikisinde de uzun diyaloglar sizi bekliyor. Bunların yanı sıra orduların katıldığı büyük savaşların olduğu kuşbakışı bir savaş haritası ve oyunun en can alıcı kısmı sıra tabanlı stratejiye dönülen küçük takımların karşı karşıya geldiği küçük savaşlar bulunuyor.

Oyunun değerli bir kısmını kapsayan diyaloglar tahminen de birinci bahsedilmesi gereken husus. Ziyaret ettiğiniz kentlerde, karakolunuzda ya da ana haritada seyahat sırasında karşılaştığınız bireylerle konuşuyorsunuz. Genelde uzun sayılmayacak bu konuşmaların tek sıkıcı kısmı birkaç cümlede bir ilerlemek için tıklama zaruriliği. Akıcılığa ket vuran bu durum bir mühlet sonra bayabiliyor. Öte yandan sohbetler sırasında kıymetli bilgiler edindiğiniz yahut size sorulan soruya karşılık vermeniz gerekeceği için gaza gelip sohbetleri süratlice geçmeye çalışmayacaksınızdır. Güzel, bilhassa sizden karar vermenizi istenilen noktada siz yalnızca “-mış gibi” yapıyorsunuz. Seçtiğiniz yanıta bağlı olarak konuşma yeniden istenilen noktaya ilerliyor. Örneğin çabucak intikam almak istediğinizi belirttiğinizde sakin olup makul davranmamız gerektiği tavsiye edilirken intikama sıra geleceğini söylediğinizde çok mantıklı karşılığı alarak pohpohlanıyorsunuz. Seçenekler ortasında verdiğiniz her karar nazaran takımınızdakilerin size karşı olan fikirlerinde değişim oluyor. Öte yandan birçok savaşta omuz omuza çaba ettikten sonra söylediğiniz birkaç cümle yüzünden rastgele bir negatif durumla karşılaşacağınızı düşünmüyorum. En azından benim için rastgele bir tesiri olmadığını söyleyebilirim. Oyunu süratle bitirmek için başında soru işareti olan ve sizin ekstra bilgi almanızı sağlayan seçenekleri atlamayı da düşünebilirsiniz, lakin geneli anlamak için her şeyi okumak en mantıklısı.

Ana harita ekranında kıssa gereği pozisyonlandırılmış savaşa dahil olmayan yerleşimler, fethedilmeyi bekleyen kentler, her kentin içinde karakolunuzu geliştirmenizi sağlayacak doğal kaynak alanları ve rastgele çıkan tekrarlanabilir lejyon vazifeleri bulunuyor. Kentleri kazanılmış bir savaş sonrasında ele geçiriyor, çabucak gerisinden yapılması gereken özel misyon sayesinde o bölgeyi pasifleştiriyor, böylece bölgedeki doğal kaynak alanlarına hakim olabiliyorsunuz. Ayrıyeten ana haritada seyahat yaparken birden beliren küçük durumlara yanıt vermeniz gerekebiliyor. Örneğin biraz ötede ivedilikle terk edildiği için geride eşya bırakılan bir kamp alanı gördüğünüz anlatıldıktan sonra kıymetli eşyaları alıp almama konusunda karar vermeniz isteniyor. Öteki bir örnek olarak içine girdiğiniz ormanın giderek daha kasvetli bir alana dönüştüğü ve devam etmek isteyip istememek olabilir. Bu türlü ufak kararlar sonrasında birkaç eşya kazanıp kaybedebiliyorsunuz. Risk aldığım kararların neredeyse hepsinde gruptan birinin yaralandığını belirtmek isterim.

Karakola giriş yaptıktan sonra karakterlerle sohbet edebiliyor, küçük savaş idmanı yapabiliyor ya da çeşitli yapılarla etkileşime girebiliyorsunuz. Bu yapılar içerisinde öncelik vermeniz gerekenler silah, zırh ve savaş materyali üretip geliştirebildiğiniz Armory, yeni savaş taktiklerinin açıldığı Workshop ve yaralılarınızı güzelleşmesi için bırakabileceğiniz Dispansery.

|Kütüphaneme yükledim 1 tane, açtım oynadım 1000 tane

Lejyon savaşları için o denli ayrıntılı grafikler hazırlanmamış. Tıpkı diyaloglarda olduğu üzere fonksiyonel ve temel bir görünüm kelam konusu. Savaş sırasında haller üzerinden dönen bilgiler ve kuş bakışı bir görünüm mevcut. (FM serisini hala 2D oynayanlara selam olsun!) Savaşa başlamadan evvel takımınıza kattığınız dört kumandandan birini lejyonun başına atıyorsunuz. Size gösterilen hayatta kalma yüzdesi, iddiası adam kaybı ve ganimet bilgilerine bakarak en hakikat kumandanı seçebilirsiniz. Savaş sırasında giriş, gelişme ve sonuç anlarında karşımıza çıkan 3 seçenekten birini seçmemiz gerekiyor. Her seçeneğin artı ve eksi tesirleri olabiliyor. Örneğin nizamlı formasyonda savaşa başlamak istediğinizde defansınız artarken, dağınık ve daha mert dizilişte askerlerin moralini arttırabiliyorsunuz. Buna bağlı olarak savaş sırasında kaybınız, askerlerin performansı ve nihayetinde savaşın sonucu değişebiliyor.

Küçük Savaşların Bir Manası Olmalı

Favorim olan en kıymetli bahis ise küçük savaşlar. Bu savaşların kimilerinde kıssa gereği ana karakterlerin bulunması gerekirken, birtakım yan vazifeler içinde yakın etrafınızdan bir kişinin liderliğinde paralı yardımcılarınızı gönderiyorsunuz. Haritasına nazaran belirlenen başlangıç noktalarına savaşçıları yerleştirdikten sonra oyununuz hoş bir sıra tabanlı stratejiye dönüyor. Savaşçılarınızı kapasiteleri dahilinde hareket ettiriyor, bazen bir yeri yakmaya bazen de etraftaki düşmanları ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Kimi savaşlar çok kolay geldi, bazıları ise kadrosu en uygun şahıslarla oluşturabilmek için baş patlatmamı sağladı. En başından beri yanınızda olan karakterlerin yanı sıra seyahatiniz sırasında takımınıza katılanlar ve sizin parayla ekibinize eklediğiniz şahısların çeşitliliği sayesinde her duruma ahenk sağlayabiliyorsunuz. Ayrıyeten kimi savaşlarda yardımınıza koşan takviye grupları hayat kurtarabiliyor. Güzel, bazen herkes ileride kapışırken yapay zekanın denetim ettiği iki askerin de geride bir yerlerde gereksiz bir mahzuru pataklamaya çalışması derin bir of çekmenize neden olabiliyor.

Oyunun üslubu gereği ayrıntılı grafiklerin kalitesi de genel olarak animasyonlar da rahatsız etmiyor. Hoşuma gitmeyen hususlar yalnızca genel geçer mantık yanılgıları diyebilirim. Daha çabucak oyunun başlarında havadan sudan konuşurken kendinizi lejyonun başında bulmanız enteresan bir durum. Güzelleşsin diye karakolda bıraktığınız karakterin kıssa gereği birden yanınızda belirip konuşmaya katılması ise sanırım en hoşuma gitmeyen durum oldu. Genel mantığın oturmadığı bu anlar ise kestirim edebilirsiniz ki yazılan öykünün devamlılığı için gerekli. Bir öteki negatif bahis ise biraz daha ferdî. F9 tuşuna atanmış süratli yükleme kısa yolunu oyunu açar açmaz kaldırın. Uzunca süren güçlü bir savaştan sonra heyecanla kaydetme tuşu yerine bu tuşa bastığınızda son (otomatik) kayıt belgesine bağlı olarak savaş başlangıcına döndüğünüzü görünce soğuk kış gününde balkona çıkıp bağırmak isteyebilirsiniz. Bu türlü kısa yol olmaz olsun!

Eski Dostlar Unutulmaz

Bu kadar farklı elementi barındıran karışık bir oyunda ana kıssadan kopmuyorsunuz. Üstelik yan karakterlerin kıssalarıyla süslenmiş küçük misyonlar sayesinde bir baktım ki bütün takımı benimsemişim. Genel olarak zevki kaçırmamak için ana kıssanın gelişiminden ayrıntılar vermek istemesem de bu anekdotu anlatmam gerektiğini düşünüyorum: Birinci kısım bittikten sonra Roma’ya döndüğümüzde olaylar gelişiyor ve grubu yine toplamamız gerekiyor. O an çok heyecanlandığımı ve “eski” günlerdeki üzere herkesin bir ortada olduğu yeni bir maceraya yelken açacağımız için memnun olduğumu fark ettim.

Yunan kentlerinin olduğu Anadolu topraklarında başlayan seyahatimiz Kuzey Afrika ve Galya’ya kadar uzanıyor. Yeni bölgelerde yeni karakterle tanışıyor ve gruptakilerin ferdî seyahatini gözlemleyebiliyorsunuz. Bölgeye ilişkin yeni parametreler oyuna eklenmesi ise oyunu sıkıcı bir tekrara düşmekten kurtarmış. Örneğin kıssanın işine Mısır dahil olduğunda şimdiye kadar rasyonel olan kıssaya mistik elementler ekleniyor.

Uzun, ayrıntılı, yorucu fakat bir o kadar da eğlenceli bir rol yapma / strateji oyunu Expeditions: Rome. Serinin evvelki oyunlarında oluşturduğu temelin üzerine daha büyük grup ve yeni teknoloji sayesinde oturaklı bir oyun ortaya çıkmış. Ufak tefek mantık yanlışlarını göz gerisi ederek keyif almaya bakıyorsanız kaçırılmaması gereken bir kıssa.